TURİSTİKÜLTÜREL ROTALAR


ULUS & KALE BÖLGESİ & ALTINDAĞ
Ankara Kalesi

^Galatların Ankara’ya yerleşmesi esnasında var olan Ankara Kalesinin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmiyor. Ancak, kalenin iç surlarının, 7. yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edildiği biliniyor.
^Kalenin 20’den fazla kulesi var ve dikkatlice incelendiğinde dış kalenin Ankara’yı bir yürek şeklinde sarmaladığı görülebiliyor.
^Kale yolunda eski Osmanlı evlerinin dekorunda yol boyunca seyreden antikacılara ve birbirinden çeşitli ve nitelikli müzelere denk geleceksiniz; özellikle Rahmi Koç Müzesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi ve Kelime Müzesini ziyaret etmeden bu rotayı bitirmeyin derim!
^Hafta içi 10.00-18.00, hafta sonları ise 8.00-21.00 arasında ziyaret edebilirsiniz.





^Kaleye giderken otopark sorunu yaşamamak adına Rahmi Koç Müzesine gelmeden açık otopark tarzında uygun otopark alanları da var.

Pirinç Han
^Atpazarı mevkiinde bulunan bu han, eski ahşap bir konağın restore edilerek hana dönüştürülmesiyle bugünkü halini almış.
^Giriş duvarında ünlü şair Faruk Nafiz Çamlıbel'in Han Duvarları isimli şiiriyle sizi karşılayan hana, özellikle nostaljik eşyalara ilginiz varsa ve Kale rotanızda bir soluklanmak için avlusundaki antikacılar ve kafeteryası için uğramanızı öneririm!





Anadolu Medeniyetleri Müzesi
^Ankara’nın ilk müzesinin öyküsüne gelirsek...Müzenin tarihi 1921 yılına ve elbette Atatürk'ün eşsiz vizyonuna dayanıyor. Atatürk'ün isteği üzerine Ankara'da bir Hitit müzesi kurulmasına yönelik ilk girişim; 1921 yılında, dönemin Kültür Müdürü Mübarek Galip Bey ve Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından başlatılmış. O döneme kadar Augustus Tapınağı ve Roma Hamamı gibi arkeolojik alanlarda çeşitli kalıntılar ile ilk defa kapsamlı ve düzenli bir şekilde korunması, 1921 yılında Akkale'de açılan "Eti Müzesi" sayesinde olmuş. Böylelikle, ileride müzenin ismi Anadolu Medeniyetleri Müzesi olmuş ve dünyanın en kapsamlı Anadolu uygarlıkları müzesine dönüşecek olan bir kurumun temelleri de atılmış.
^Haftanın her günü 8.30-19.00 arasında ziyaret edebilirsiniz. Müzekart da geçerli.




Aslantepe Ortostatı - M.Ö. 1200-700: İçki ve kurban adama sahnesi. Üzerinde tanrısallık sembolü olan tanrı, elinde bumerang, belinde kılıç ile arabadadır ve aynı tanrı bu defa ortada yıldırım demeti tutar. Sağda kral, tanrıya içki sunar. Arkasında tanrıya kurban edilmesi için boğa tutan bir hizmetkar durur.


Asur Ticaret Kolonileri Çağı - Riton - M.Ö. 1950-1835


Kadın Heykelciği - M.Ö. 3000 Sonu: Her iki eli karnının üzerinde olan bu kadın figüründe, vücut çıplak olarak tasvir edilmiş ve göğsünde muhtemelen bir giysiyi simgeleyen çapraz bir bant vardır.




Kanatlı Cin - Altıntepe
Tanrıça Figürini-Çatalhöyük - M.Ö. 5750: Geniş vücut hatları nedeniyle her zaman hem tarımla, hem de doğurganlıkla ilişkilendirilen bu figürininin, iki leoparın arasında oturur durumda tasvir edilmesi, güçlü bir kişiliği olduğuna işaret eder. Bacakları arasındaki yuvarlak şeklin ise yeni doğmakta olan bir çocuğun başını ya da saygın bir atanın kafatasını betimlemesi muhtemeldir.


Libasyon-Aslantepe-M.Ö.1200-700: Hititler, fethettikleri yerlerin tanrılarını, öfkelerini kendi üzerlerine çekmemek için panteonlarına (tüm tanrıların tapınağı) katmıştır. İbadet ve kurban sunma törenleri bütün ayrıntılarıyla tasnif edilir ve bir sistematiğe bağlanırmış.


Masa - Büyük Tümülüs - Gordion - M.Ö. 8. yüzyıl
Urartu Kabartmalı Sütun Elemanı-Adilcevaz Kef Kalesi-M.Ö. 7. yüzyıl: Urartu Kralı II. Rusa'nın, Adilcevaz-Kef Kalesi'nde, Tanrı Haldi için yaptırttığı tapınak-sarayında bulunmuş.




Sandal Biçimli Törensel Kap - M.Ö. 19.Yüzyıl: Eski Mezopotamya'da sıkça rastlanan bu ritüel kabı, bir festival sırasında kült heykellerinin gezdirildiği dini bir nehir yolculuğunu temsil eder.


^Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ulus, Atpazarı'nda yer alan iki Osmanlı binasından oluşuyor:Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Han.
^1997’de “Avrupa’da Yılın Müzesi” seçilen ve eser zenginliği açısından dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi konumu itibariyle birden çok sanatsal ve estetik ziyafet yaşatacak türden... Hazır müzeyi ziyaret etmişken müzenin hemen yanıbaşındaki Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’ni, oradan az ileride yer alan Rahmi M.Koç Müzesini ve elbette Ankara Kalesi’ni de art arda gezebilirsiniz.

Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi
^Mühendis koleksiyoner ve sanatsever Yüksel Erimtan'ın 1960’lı yılların başından bu yana arkeoloji merakıyla yıllar içinde biriktirdiği eserlerin bir koleksiyon haline getirilmesiyle oluşturulan ve Ankara'nın ilk özel müzesi olan 2015 yılında açılmış.
^Müze yalnızca bir arkeolojik arşivden ibaret değil...Roma, Urartu, Hitit ve Bizans dönemlerine ait birçok nadide esere eşlik eden sanatın her dalına ve çağdaş müzecilik anlayışına uygun süreli sergiler de var ki benim en son ziyaretimde denk geldiğim 'Şehirler ve Tatlar' sergisindeki koku haritası projesi bunlardan en ilginciydi diyebilirim.
^Her Salı 20.30'da "Müze'de Müzik / Salı Konserleri" adıyla bütün bir yıla yayılan oda müziği konserleri de gerçekleştiriliyor ki bu konserlerde Türkiye'nin usta müzisyenleriyle genç yetenekler hep birlikte seyirciyle buluşuyor.
^Bu müzeyi benim için özel ve ziyaret edilesi kılan en ince detaylardan biri de Anadolu kültürel mirasının yurt dışına kaçırılmaması ve yurt içinde özel koleksiyonlarda bulunan eserlerin ve özellikle kendi eserlerinin toplumla paylaşılması düşüncesiyle sanatsal varlığını sürdürmeyi misyon edinmiş bir kurum olması.
^Ankara Kalesi'nin hemen eteğinde, Anadolu Medeniyetler Müzesinin bitişiğindeki bu müzeyi Pazartesi hariç her gün 10.00-18.00 arasında ziyaret edebilirsiniz.










Şehirler & Tatlar Sergisi - Ankara Semtleri - Koku Haritası
Tanrıça Athena Heykelciği-M.Ö. 3.-1. yüzyıl


Tiyatro Bileti Olarak Kullanılmış Olabilecek Kil Baskılar - Roma Dönemi, M.S. 1.-4. yüzyıl

Rahmi M. Koç Müzesi Ankara
^Ankara Kalesi'nin ana giriş kapısının karşısında bulunan Çengel Han ve Safranhan adlı iki tarihi yapıda hizmet veren bu özel müze 2005 yılında açılmış.
^Ankara'nın ilk sanayi müzesi olarak bilinen müzenin Çengel Han'ı, Mihrimah Sultan'ın eşi olan Damat Rüstem Paşa tarafından 1522 yılında inşa ettirilmiş ve dönemin en büyük dört hanından biri olup Koç Holding'in iş hayatına atıldığı dükkana da ev sahipliği yapmış.
^Müzenin diğer tarihi binası olan Safranhan, 1511 yılında inşa edilmiş tipik bir Anadolu kervansarayıdır. Ticari bir yapı olarak önemini yitirdikten sonra cumhuriyetin ilk yıllarında hapishane olarak, daha sonraları ise depo olarak kullanılmış.
^Müzede en beğendiğim eser ise Çekyalı Heykeltıraş Patrik Prosko tarafından hazırlanan Anamorfoz Atatürk Sergisi adlı eserdi. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı ile değerlerini simgeleyen 539 objenin birleşiminden oluşan parçaların sanata dönüştürüldüğü tarz ayrıca takdire şayan. Mesela; eserde kullanılan parçalardan şapka; Kılık-Kıyafet Devrimini, Harfler; Harf Devrimini, T Cetveli; kendi eseri olan Geometri kitabını; bakır cezve; kahveye olan tutkusunu, Dünya küresi;'Yurtta Sulh Dünyada Sulh' anlayışını yansıtır.
^2020-2021 yıllarında bünyesine 3. bina olarak Çocuk Müzesi'ni dahil eden müzenin bu kısmında özellikle dünyanın çeşitli yerlerden getirilen oyuncaklar ve bebek evleri temalı objeler oldukça ilgi çekici. Ziyaretinizde bu kısmı da atlamayın derim!
^Pazartesi hariç her gün 10:00- 17:00 arasında, hafta sonu ise 10:00 - 19:00 arasında ziyarete açık.








'Steel Stella' Roller Coaster Modeli - 1938 yapımı








Anamorfoz Atatürk

Kelime Müzesi
^Henüz 2022'de açılan bu müze Türkiye’de modern dil müzesi olarak kurulan ilk müze aynı zamanda.
^Müzeyi nev-i şahsına münhasır kılan şık detaylardan biri de yazar Şermin Yaşar tarafından, Türkçe kelimelerin, atasözlerinin ve deyimlerin anlamını genç nesillere nakşetmek amacıyla kurulmuş olması...
^Yaşayan müze formatında hizmet verdiğinden sergilenen eserler dönemsel olarak değişiyor. Benim ziyaret ettiğim dönemde denk geldiğim eserler arasında en beğendiklerim kelime elbisesi olarak adlandırdığım; prova mankeni üzerine elbise şeklinde dikilmiş kelimelerden oluşan eser ve dilimize yerleşmiş geleneksel ölçü birimlerini gösteren boy cetveli ve kelime saati oldu.
^Atatürk'ün üç boyutlu dijital heykelinin de gerçekçiliği karşısında gururla karışık nostaljik bir özleme kapılmanız kaçınılmaz...
^Sadece sergi alanı olarak değil, aynı zamanda aktif bir öğrenme merkezi olarak yıl boyu çeşitli eğitim programları ve atölyeler de düzenlendiğinden her geldiğinizde kendinize farklı bir sanatsal zenginlik katabilirsiniz.
^Anadolu Medeniyetler Müzesinin komşusu diyebileceğimiz bu müzeyi Pazartesi günleri hariç saat 10.00-19.00 arasında ziyaret etmeden Kale turuna başlamayın derim!

















Augustus Tapınağı
^Haftanın her günü ziyarete açık ancak yazın ziyaret saatleri 9.00-19.00 arasında, kış aylarında ise 8.00-17.00 arasında.
^Hacı Bayram Camii'nin yanıbaşında bulunan bu tapınak, tahminen M.Ö. 25-20 yılları arasında Galatia eyaletinin İmparator Augustus tarafından Roma İmparatorluğu’na katılmasından sonra, yeni eyalet merkezi olan Ankyra’da (Ankara) Augustus'a ve şehrin yerel tanrıçası Roma’ya ithaf edilerek inşa edilmiş.
^Pek çok depreme ve doğal afete maruz kalan tapınağın duvarları büyük oranda yıkılmış ve içinde bulunan yazıtlar da zarar görmüş olsa da bu, dünyadaki en önemli Roma Dönemi yapıtlarından biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Tapınağı bu denli önemli kılan detay Latincesi tapınak duvarlarının iç yüzüne, Yunancası da dış yüzeydeki duvarlara kazınmış ve Roma İmparator'u Augustus'un başarılarının anlatıldığı yazıtlardır.
^Bu yazıtları ilginç kılan bir diğer bilgi ise aslında İmparator Augustus'un bütün başarılarını sergileyen bir propaganda aracı olarak işlev görmesi. Metinlerde Roma iç savaşındaki düşmanlardan hiç söz bahsedilmeyip gerçekleştirilen tüm icraatların Roma devletinin menfaati uğruna yapıldığı vurgulanmış.






Tapınak duvarlarındaki Latince yazıt
Tapınak duvarlarındaki Yunanca yazıt

Hacı Bayram-ı Velî Cami
^Augustus Meydanı'nda yer alan ve inşa tarihi 15.yüzyıla dayanan bu cami ismini bahçesindeki Hacı Bayram Türbesi’nden alıyor.
^Cami ve bitişiğinde bulunan türbesi yapılırken pagan inancına göre yapılmış Augustus Tapınağı`nın korunması da dönemin ruhuna işlemiş bu hoşgörünün canlı kanıtı diyebiliriz.




^Yolunuz 2016 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne eklenen bu camiye düşerse türbe kısmının hemen arkasına düşen bir noktadan Ankara kalesini cepheden gören bir manzarada panoramik bir fotoğraf çekinmenizi tavsiye ederim!..
^Hoşgörüsü ve yardımseverliğiyle tanınan Hacı Bayram Veli ile bazı yakınlarının kabirleri türbe içinde bulunuyor.

Arslanhane (Ahi Şerafettin) Cami
^UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edilen ve Anadolu’nun Orta Çağ dönemi ahşap direkli ve kirişli camilerinin en önemli örnekleri arasında görülen bu camiyi yaz döneminde (1 Nisan – 31 Ekim) 8:00-19:00 saatleri arasında, kış döneminde ise (1 Kasım – 31 Mart): 8:00–17:00 arasında ziyaret edebilirsiniz.
^Ulus'taki Samanpazarı’nda, Ankara Kalesi’nin güney ucu diye tabir edebileceğimiz bir kısmında yer alan Ahî Şerafeddin Camii veya halk arasında bilinen adıyla Arslanhane Camii, 13. yüzyılın başlarında inşa edilmiş.
^Türbe külliyesinin duvarına gömülü olan ve antik çağdan kalma aslan heykeli nedeniyle Arslanhane Camii olarak anılagelmiş.







Gökyay Vakfı Satranç Müzesi
^Sırf bir satranç takımının ne denli yaratıcılıkla ve kültürel çeşitliliklerle zenginleştirilebileceğini gözler önüne sermesi ve Türkiye'nin ilk ve tek tescilli satranç müzesi olması sebebiyle bu özel müzeye uğramanızı şiddetle tavsiye ederim! Müze, Pazartesileri kapalı ancak Salı'dan Pazar'a 10:00–18:00 arasında ziyaret edebilirsiniz.
^Satranç takımı koleksiyoncusu Akın Gökyay’ın 1975 yılından beri dünyanın binbir yerlerinden topladığı satranç takımlarının sergilendiği bu müze 2015 yılında açılmış ve mimarisi itibariyle Ankara evi dizaynına sadık kalınmış olması da çarpıcı bir detay.
^Her bir katta dünyadan birçok ülkenin milli ve folklorik kimliklerini ve kültürlerini yansıtan tasarımların yanısıra Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter, Cadılar Bayramı tasarımları gibi tematik ya da Soğuk Savaş vb. dünya tarihi açısından iz bırakan tarihi olayların satranç takımlarına işlenmiş dizaynlarına da rastlamak oldukça keyifli bir deneyimdi...
^Gökyay'ın koleksiyonu 31 Ocak 2012 tarihinde 412 satranç takımı ile Guinness Rekorlar Kitabı'na adını yazdırmış ki günümüze kadar daha da artarak genişleyen bu koleksiyon hala dünyanın en büyük satranç koleksiyonu olma ünvanını koruyor!












Türkiye-Hitit&Kadeş Koleksiyonu
Türkiye-Yeniçeriler Koleksiyonu




Hollanda-Milli Kültür


İrlanda-Lewis Chessman


Japonya-Milli Kültür


Kırgızistan-Milli Kültür


Rusya & ABD Devlet Başkanları


Yunanistan-Milli Kültür


ABD-Vegas

Ulus Atatürk Heykeli
^Anıtkabir yapılmadan önce bütün önemli ulusal günlerde, tören ve resmi organizasyonlar bu noktada gerçekleşirildiğinden Ulus'a yolunuz düştüğünde Cumhuriyet'in bu simgesel yapıtını da es geçmeyin derim!
^Ulus Meydanının hemen girişinde bulunan Ulus Atatürk Anıtı ya da nam-ı diğer Zafer Anıtı Anadolu'daki Millî Mücadele'nin hatırasını yaşatmak üzere 1927'de yapılmış anıt esasında.
^Anıtın sembolizmi tarihi açıdan oldukça anlamlı ve kayda değer: Sakarya isimli atı üzerinde Atatürk’ün geleceğe umutla bakan bir duruşu tasvir edilmiş. Anıtın ön kısmında iki Mehmetçik askeri, arkasında ise sırtında top mermisi taşıyan bir Türk kadını yer alıyor. Ön kısımdaki askerler ileriyi gözetliyor ve Atatürk at üstünde asil ve kendinden emin bir duruş sergiler şekilde betimlenmiş.






^Şimdi gelelim heykelin ortaya çıkış hikayesine... Ankara'da Kurtuluş Savaşı ve sonrasında kazanılan zaferleri anlatan bir anıt inşa edilmesine yönelik ilk fikir, dönemin Yeni Gün gazetesinin sahibi Yunus Nadi Bey tarafından ortaya atılır. Yeni Gün gazetesi öncülüğünde 1925 yılında açılan uluslararası yarışma sonucu yaptırılan anıt, Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından tasarlanır ve açılışı ise 24 Kasım 1927 tarihinde yapılır.

Kurtuluş Savaşı Müzesi (I. TBMM Binası)
^Ulus meydanının hemen karşısında yer alan, Cumhuriyet ruhunu buram buram soluyabileceğiniz rotalarından biri de 1924 yılına kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk binası olarak kullanılan Kurtuluş Savaşı Müzesidir.
^Günümüzde müze olarak faaliyette olan binanın tarihi değerini anlamak için mimari kaderinden de bahsetmek önemli... Binanın yapının 1915 yılında başlanmış ve ilk etapta İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kulüp binası olarak kullanılması planlanmış. Mimari çizim sürecinin yürütülmesi için askeri bir mimar olan Hasip Bey görevlendirilmiş olsa da kendisinin Kurtuluş Savaşı sırasında şehit düşmesi sonucunda bina yarım kalmış. 1920 yılında İstanbul İngilizler tarafından resmen işgal edilmiş ve Meclis-i Mebusan kendini feshetmiş. Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 1920'de açılmasına karar verildiğinde ise Ankara'da Meclisin toplanabilmesi için gerekli kapasiteye sahip bir binanın bulunmadığı görülmüş ve bu vesileyle inşası yarım kalan İttihat ve Terakki Fırkası binasının Meclis binası olarak kullanılması kararlaştırılmış. Meclis binası, Ankaralıların evlerinden ve Ulucanlar'daki Numune Mektebinden getirilen kiremitlerle, halkın büyük fedakârlıkları sayesinde tamamlanabilmiş.






^23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kullanılan bina, daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi olarak kullanılmış. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin temeli olan okul binası da burada kurulmuş ve 23 Nisan 1961 tarihinde "Türkiye Büyük Millet Meclisi Müzesi" adıyla halkın ziyaretine açılmış.


Genel Kurul Salonu
Şer’iye Encümeni Odası - 1921 ve 1924 Anayasalarının yazıldığı bu odada; 2008 yılında Lozan Anlaşması'nın imzalandığı masa da sergileniyor.
Reis (Meclis Başkanı) Odası - Döneminde Meclis Başkanı odası olan bu oda, Atatürk'ün çalışma odası ve aynı zamanda yaver odası olarak kullanılmış.
^Müzenin tarihsel önemini taçlandıran dönüm noktalarına da değinmeden olmaz: 1921'de Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye Kanununun onayı, 1921'de Mustafa Kemal Paşa'ya "Başkomutan" ve "Gazi" unvanı ile “Mareşal” rütbesinin verilmesi, yine aynı yıl İstiklal Marşının kabulü ve 1922'de Saltanatın Kaldırılması gibi tarihi kilometre taşları bu bina çatısı altında gerçekleşmiş. Son olarak, 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması, Ankara'nın Başkent Oluşu ve Cumhuriyet'in İlanı da yine bu Meclis çatısı altında onaylanmış, Atatürk Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş.
^Pazartesi hariç haftanın her günü 9.00-16.30 arasında ziyaret edebilirsiniz.

Cumhuriyet Müzesi (II. TBMM Binası)
^Cumhuriyetimizin şanlı tarihine tanıklık edebileceğiniz ve Kurtuluş Savaşı Müzesinin hemen yanında bulunan bir diğer tarihi yapı da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda 2. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası olarak hizmet veren Cumhuriyet Müzesidir.
^Bu tarihi bina Türk siyasi tarihindeki birçok önemli kilometre taşına tanıklık etmiş olması açısından milli şuur ve bilincini diri tutmak isteyen tüm vatanseverlerin mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer! Öyle ki, Atatürk ilke ve devrimlerinin gerçekleştirildiği, çağdaş yasaların çıkarıldığı, önemli antlaşmaların imzalandığı ve çok partili sisteme geçişin sağlandığı bir mekan olarak tarihimize ışık tutmuştur. Hatta, Atatürk, 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında 6 gün boyunca 36 saat 33 dakika süren "Büyük Nutuk"u da bu salonda okumuş.






^Müzede, Türkiye'nin ilk üç Cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk, Celal Bayar ve İsmet İnönü dönemlerine ait olayların, hikayelerin ve fotoğrafların yanında, cumhurbaşkanlarının şahsi eşyalarını ve o döneme ait Meclis kararları gibi önemli bilgileri de görebilirsiniz.


Meclis Genel Kurul Salonu - 1924-1960 yıllarında Türkiye Büyük Millet Meclisi parlamentosu olarak kullanılmış ve Mustafa Kemal Atatürk 36 saat süren Nutuk eserini ilk defa burada okumuş
T.C. Banknot Matbaası'nda basılan ilk yerli banknot (1958)
^Özel ilgi alanıma girmesi itibariyle koleksiyonerlik refleksiyle Türkiye Cumhuriyeti banknot matbaasında basılan ilk yerli banknotu görmek en az Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nu okuduğu mikrofonu gördüğüm andaki endorfin seviyeme eşdeğerdi diyebilirim.
^Haftanın her günü 9.00-18.30 arasında ziyaret edebilirsiniz.


^Bu müze aynı zamanda çocuklar için özel bir anlatım üslubu tercih edildiğinden Türkiye’nin ilk Çocuk Dostu Müzesi olma ünvanına sahip olduğundan genç nesillerin de uğrak noktası olması dileğimle...

Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi
^Ulus Atatürk heykelinin hemen karşısında bulunan bu tarihi müze, İş Bankası'nın eski genel müdürlük binasının dönüştürülmesiyle hem Türkiye'deki önemli ekonomik gelişmeleri hem de bankanın tarihçesini anlatan bir müze haline getirilmiş vaziyette.
^Atatürk tarafından 1924 yılında kurulan Türkiye İş Bankası, milli iktisat tarihi açısından büyük önem taşıyan bugüne kadarki birikimini toplumla paylaşmak üzere, Ankara Ulus’taki tarihi binayı İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi'ne dönüştürmüş.






^Müzeyi özel kılan bir detaydan da bahsetmeden geçmemek lazım: Müze, ismini Atatürk'ün askeri zaferlerin ancak iktisadi zaferlerle kalıcı olabileceği vizyonundan almış...


Türkiye İş Bankası'nın ilk amblemlerinden (Yukarıdan aşağıya eski harflerle T, İ ve B yazıyor).
^Müzede sergilenen birbirinden değerli eserlerden en çok ilgimi çekenler kumbaralar oldu. Bunun nedeni ise tasarrufun sembolü ve ilk adımı olan maden kumbaralarla ilgili yürütülen tüm tanıtım faaliyetlerinin bir millete tasarruf bilincini oturtmaya çalışırken bunu hem rasyonel hem de yaratıcı bir zemine oturtarak sergilemenin bir millete iktisadi kalkınmanın bağımsızlığa giden yolda madalyonun diğer yüzü olduğunu anlatmanın en güçlü yöntemlerinden biri olduğunu hissettirmesi oldu. İlk kez 1928'de İş Bankası sayesinde gün yüzüne çıkan bu kumbaralar sayesinde her ailenin bir "İş Bankası Kumbarası"na sahip olması özendirilmiş ve başta çocuklar olmak üzere toplumun tüm kesimiyle İş Bankası arasındaki bağ bu sayede kurulmuştu.
^Pazartesi hariç haftanın her günü 10.00-18.00 arasında ziyaret edebilirsiniz.


^Mimari estetik açısından da kayda değer birçok detaydan bahsetmek lazım. 1929 yılında İtalyan mimar Giulio Mongeri tarafından inşa edilen dış cephesinde ağırlıklı olarak Osmanlı ve Selçuklu mimarilerinden figürler barındırıyor. İç dekorasyondaki vitray çalışmasında elinde gücün sembolü olan yılanlı asası ile Hermes tasvir edilmiş.









Ankara Palas
^II. TBMM Müzesi yani Cumhuriyet Müzesinin hemen karşısındaki bu tarihi yapının inşası 1927 yılında tamamlanmış. Eski adıyla Ankara Vakıf Oteli olarak anılan bu bina, Türkiye’nin ilk yıllarında Ankara’da milletvekilleri için bir sosyal tesis ve resmi konuklar için konukevi olarak hizmet vermiş ve dolayısıyla Türk siyasi hayatının birçok önemli olayına tanıklık etmiş.
^Atatürk devrimleri ile Türk toplum hayatına getirilen bazı yenilikler ilk defa Ankara Palas’ta başlatılmış; özellikle kadınların erkeklerle eşit koşullarda sosyal hayata girmesine öncü olmak üzere düzenlenen sosyal etkinliklere ev sahipliği yapmış. Hatta, Ankara Palas’ta cumhuriyetin ilk yıllarında düzenlenen etkinliklerin en ünlüsü cumhuriyet balolarıdır.






^Uzun yıllar boyunca Dışişleri Bakanlığı'na bağlı faaliyet gösteren yapı, 2024 tarihinde artık "Ankara Palas Müzesi" adıyla ziyarete açılmış.


^Pazartesi hariç haftanın her günü 9.00-17.00 arasında ziyaret edebilirsiniz.




Tak Modeli - 19. yüzyıl - Roma'daki Constantine kapısının maketi olup Italyan hükümetinin hediyesidir.
19. yüzyıl - Fransız İmparatoru III. Napolyon'un Sultan Abdülmecid'e takdim ettiği bir vazo olup diplomatik hediyelerdendir.
Sırbistan, 19. yüzyıl sonu - 20. yüzyıl başı Sırbistan Kralı I. Aleksandr'ın Sultan II. Abdülhamid'e takdim ettiği, Sırp askeri kıyafetlerini gösteren albüm.
20. yüzyıl - Atatürk'ün Ankara Palas'a geldiği dönemlerde kullandığı oturma takımı

Ulucanlar Cezaevi Müzesi
^Nam-ı diğer Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi, 1925 ve 2006 yılları arasında Ulucanlar semtinde faaliyet göstermiş olan bir cezaevi olup 2011 yılında müze olarak kapılarını açmış.
^Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra inşa edilen ilk cezaevi olma unvanına sahip müzede, 81 yıl boyunca düşünceleri nedeniyle hapse girmiş gazeteci, yazar, şair, siyasetçi gibi kişilerin biyografileri, özel eşyaları ve cezaevinde iken çekilmiş fotoğraflarının sergilendiği avlular bulunuyor.


^Aslına uygun şekilde düzenlenen cezaevi koğuşlarına ve tecrit odalarına balmumundan mahkum heykelleri yerleştirilmiş. Ancak, müzede beni en çok sarsan oda tecrit odaları oldu:Müzenin koridorlardaki hoparlörlerinden tecrit odalarındaki işkenceleri yansıtan çığlık sesleri yankılanıyor ki bu seslerin bir süre sonra zihninizde sürekli dönüp duran bir fon sesi gibi devam etmesini önleyebilmek için buraya girmeden önce sinirlerinizi çelik gibi sağlamlaştırın derim.


^Açık kaldığı dönem boyunca 18 idamın gerçekleştiği bu buhranlı yapıyı Pazartesi hariç haftanın her günü 10.00-16.30 arasında ziyaret edebilirsiniz.


Cezaevindeki mahkumlar arasında Hilton olarak adlandırılan 9. ve 10. Koğuşlar ilk kez 1957 yılında yaptırılmış. Ankara manzaralı Hilton daha sonraki yıllarda dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit'in tutukluluk sürecine tanıklık ettiği gibi daha birçok önemli gazeteci ve yazarın yolu da bu 'müzeden' geçmiş.














Toplum içerisinde yüz kızartıcı (tecavüz, cinayet, vb.) suçlardan veya koğuşlarda sıkıntı yaratıp uyarı cezası aldığı halde aynı davranışlara devam eden hükümlülerin gönderildiği oldukça karanlık ve soğuk tek kişilik küçük odalar disiplin hücresi olarak adlandırılıyor.
^Cezaevi sinema dünyasının ilgi odağı olmuş: 2009 yılında yayınlanan Ezel dizisinin cezaevi sahneleri ve 1989 yılında Uçurtmayı Vurmasınlar filmi burada çekildi. Yılmaz Güney'in Duvar filminin de yine ilham kaynağı burası oldu.

Anne Müzesi
^Ulucanlar'dan çıkar çıkmaz birkaç dakikalık yürüyüşle keşfedebileceğiniz bir özel rotaya geldi şimdi sıra.. Yazar Şermin Yaşar tarafından 2024 yılında açılan Türkiye'nin ilk anne müzesini ziyaret etmeden geçmeyen derim!..
^Müzenin romantik ve nostaljik atmosferine kendiniz kaptırırken sanatsal müzecilik anlayışıyla da estetik açıdan hem kalbinizi hem de gözünüzü ziyafete davet ediyor adeta. Müzede sergilenen birçok nadide eser var ancak benim en çok dikkatimi çeken Atatürk'ün çocukluğunda giydiği poplin zıbın ve başlık oldu. Bugüne kadar Atatürk'ün bebekliğine dair hiçbir objeyi görmemişken burada ilk kez sonsuz minnet borcumuzun olduğu Ata'mızın hayata geldiği ilk dönemlerden beri kullandığı eşyaları orijinal halleriyle görmek oldukça değerliydi benim için.


'Daha önce mevcudiyetinden haberdar olmadığım bir diğer eser ise farklı ülkelere ait 'Annelik Nişanları'ydı. Tarih boyunca birçok ülkede nüfus politikalarının ve vatandaşlık bilincinin artırılması için 'Analık/Annelik/Çok Çocuk Madalyası' adı altında birçok madalya çıkarılmış. Bizim ülkemizde de, Cumhuriyetin ilk yıllarında ülke nüfusunu ve yurttaşlık bilincini artırmak adına Analık Madalyaları uygulaması başlatılmış ve 6 ve üzeri çocuklu kadınlara analık madalyası verilmesi kararlaştırılmış.


^Geçmişten bugüne annelerimizin kullandığı ve anneliği simgeleyen sayısız eşyaları ve anneliğin değerini vurgulayan sanatsal çalışmaları Pazartesi hariç haftanın her günü 10.00-17.00 arasında ziyaret edebilirsiniz.
















^Müzenin bir de girişinde nevi şahsına münhasır kuralları var ki bu kuralların tümünde annelerimizin literatüre kazandırdığı içgüdüsel repliklerinden ilham alınmış ve ortaya oldukça nüktedan bir külliyat çıkmış...








Anne ve bebek görselli tek paramız: 'Kadının süsü kültür ve erdem olmalıdır'
Temsili anne yüreği
Cumhuriyetin ilk yıllarında anne sütü alamadığı için hayatını kaybeden çocuklar öyle çokmuş ki, dönemin Himaye-i Etfal (Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu) bünyesinde çocuklara süt ve süt ürünleri tedarik etmek amacıyla Süt Damlası kurumu kurulmuş. Buradaki eser de üzerinde Himaye-i Etfal Cemiyeti Süt Damlası yazan ve oradaki çocukların kullandığı yoğurt kabı ve o sofranın çocukları.
Kazakistan'dan ana kokusu kolyesi - Anneler bebeklerini bırakıp bir yere gitmeleri gerektiğinde bu kolyeyi bebeğe bırakırlarmış ve bebekler de annem yanımda hissine kapılıp sakin kalırlarmış. Bu kolyelere "ana kokusu kolyesi" ismi verilirmiş.
Horoztepe Heykelciği: Dokunmak, sarılmak, kucaklamak anne-çocuk ilişkisinin temelidir ve Horoztepe kazıları sırasında bir mezarda bulunan Erken Tunç Çağına ait bebeğini emziren bronz kadın heykelciğinde bile bu içgüdüsel davranışa rastlayabiliyoruz.
Hasanoğlan Heykelciği: Hamile kadın, hamile olduğunu öğrendiği andan itibaren içgüdüsel olarak elini karnına koymaya başlar ve bunun temelinde bebeğinin varlığını hissetme duygusu yatar. Hasanoğlan mezarlığında bulunan Erken Tunç Çağı'na ait bu heykelcikte dahi bir kadının iki elini birden karnına koyduğunu görebiliyoruz.
Dünyadan Analık Madalyası örnekleri

Türk Hava Kurumu Müzesi
^Havacılık tarihimize, Türk Hava Kurumu'nun çalışmalarına ilişkin belgelere ve görsel eserlere sahip olan bu özel müze 19 Mayıs 2002'de ziyarete açılmış. Tarihi Ankara Garı'na yakın bir noktada, Ankara Spor Salonu’nun (Ankara Arena) hemen yanında yer alıyor.
^Müzede en çok ilgimi çeken kısım, havacılık tarihimize damga vuran isimlerin yer aldığı Onur Köşesiydi. Ayrıca, Hazerfan Ahmet Çelebi'nin kendi yaptığı kanatlarla Galata Kulesi'nden uçuşunu ve yine Sultan IV. Murat döneminde yaşayan Lagari Hasan Çelebi'nin yedi kollu roketi ateşleyerek Sarayburnu mevkiinde göğe yükselişini canlandıran maketlerin bulunduğu vitrinler de oldukça ilgi çekiciydi.
^Türkiye'nin iki paraşüt kulesinden birisi olan paraşüt kulesi, tıpki İzmir'deki kule gibi 1937'de tamamlanmış. Yaklaşık 41 metre yüksekliğindeki kule, 1 Mayıs-31 Ekim tarihleri arasında paraşüt atlayışlarına açılıyor. Hava koşulları elverdiği müddetçe, 16 yaşından büyük, 45-90 kg ağırlığında olan ve herhangi bir sağlık sorunu olmayan kişilerin kuleden atlayışına izin veriliyor. Unutmadan ekleyeyim: Kadınlara özel olarak topuksuz ayakkabı ile atlama şartı var.
Türk Hava Kurumu Paraşüt Kulesi
^Müzenin yerleşkesinde birçok etkinlik ve deneyim sizi bekliyor: Eğitmenlerin rehberliğinde Tarihi Paraşüt Kulesi'nden paraşütle atlayabilir, müze bahçesinde sergilenen helikopterin pilot köşkünü inceleme fırsatı bulabilir, orijinal uçakların sergilendiği bahçesinde havacılık teknolojisinin şaheserlerine göz gezdirebilir ya da Türkiye'de ve dünyada sivil havacılık tarihine ilişkin tarihi nitelikteki belge ve eserlerin sergilendiği müze binasını gezebilirsiniz.
^Türk Havacılığının geçmişini, geldiği noktayı ve potansiyelini gelecek nesillere aktarmak gibi değerli bir misyonla kuruulan bu müzeyi benim gibi yalnızca müze meraklısı olanlarınızın değil de genel olarak Türk tarihine ve kültürel geçmişine meraklı olan herkesin ziyaret etmesini tavsiye ederim.! Pazartesi günleri hariç haftanın her günü açık olan bu müzeyi kış aylarında 9.00-18.00 ve yaz aylarında 10.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
THK-4 Planörü
Dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen
Havacılık Onur Listesi Köşesi
ANITKABİR & KIZILAY & SIHHİYE

Anıtkabir
^Anıtkabir yapılmadan önce bütün önemli ulusal günlerde, tören ve resmi organizasyonlar bu noktada gerçekleşirildiğinden Ulus'a yolunuz düştüğünde Cumhuriyet'in bu simgesel yapıtını da es geçmeyin derim!
^Ulus Meydanının hemen girişinde bulunan Ulus Atatürk Anıtı ya da nam-ı diğer Zafer Anıtı Anadolu'daki Millî Mücadele'nin hatırasını yaşatmak üzere 1927'de yapılmış anıt esasında.
^Anıtın sembolizmi tarihi açıdan oldukça anlamlı ve kayda değer: Sakarya isimli atı üzerinde Atatürk’ün geleceğe umutla bakan bir duruşu tasvir edilmiş. Anıtın ön kısmında iki Mehmetçik askeri, arkasında ise sırtında top mermisi taşıyan bir Türk kadını yer alıyor. Ön kısımdaki askerler ileriyi gözetliyor ve Atatürk at üstünde asil ve kendinden emin bir duruş sergiler şekilde betimlenmiş.






^Şimdi gelelim heykelin ortaya çıkış hikayesine... Ankara'da Kurtuluş Savaşı ve sonrasında kazanılan zaferleri anlatan bir anıt inşa edilmesine yönelik ilk fikir, dönemin Yeni Gün gazetesinin sahibi Yunus Nadi Bey tarafından ortaya atılır. Yeni Gün gazetesi öncülüğünde 1925 yılında açılan uluslararası yarışma sonucu yaptırılan anıt, Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından tasarlanır ve açılışı ise 24 Kasım 1927 tarihinde yapılır.
Yorum ve Önerilerinizi Aşağıya Bırakabilirsiniz!
İçeriklerimi nasıl bulduğunuzu ya da görmek istediğiniz yeni konuları benimle paylaşın ki görüşleriniz, önerileriniz veya eleştirileriniz eşliğinde siteyi birlikte şekillendirelim.
Nomadictionary
Bu sitedeki tüm içerikler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu ve Digital Millennium Copyright Act (Dijital Binyıl Telif Hakkı Yasası) uyarınca koruma altında olup Site Kullanım Koşulları'nda da belirtildiği üzere izinsiz olarak kopyalanamaz, alıntı yapılamaz, başka yerde yayınlanamaz.


